Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, Türkiye’de Türk malı otomobil konseptinin elektrik motorlu otomobil olarak hayata geçmesinin çok daha kolay olduğunu bildirdi.AA muhabirinin, Türkiye’de yerli otomobil üretilmesine ilişkin sorularını yanıtlayan Aybar, Türkiye’nin dünyada çok önemli bir otomotiv üretim üssü haline dönüştüğünü, özellikle son 10 yılda ortaya konan gelişmelerin, Türkiye’deki üretimin kayda değer rakamlara ulaşmasının, Türkiye’yi artık kendi markasını yapabilir bir ülke haline getirdiğini kaydetti.Şu anda dünyada insanların yeni eğiliminin, mutlak çevreci, karbondioksitin, kullanımda mümkün mertebe neşredilmeyeceği modeller olduğunu beliren Aybar, ”Türkiye’nin de marka ve model ortaya koyarken yeni ortaya çıkacak bu talebi çok iyi değerlendiren bir modelle başlaması daha doğru olur” dedi.Böyle bir ortamda, yeni talepleri görecek ve yeni teknolojilere cevap verecek, yeni otomobil tipinden bahsedilmesinin gerektiğini ifade eden Aybar, “Bu da benim anlayışımda dizel veya benzin motorlu araçlar değil. Elektrik motorlu araçlar gelecekte daha şanslı olacak. Türkiye bu fırsatı görmeli ve kullanmalı. Çok büyük bir rekabetin ortasında çok dikkatli hareket etme gereği var. O yüzden çok farklı yeni ihtiyaçlarının kümelendiği bir dizaynı ortaya koymak durumundayız ki sonuçta herhangi bir hüsranımız olmasın” diye konuştu.
Aybar, Türkiye’nin dünyada çok önemli bir otomotiv üretim üssü haline dönüştüğünü, özellikle son 10 yılda ortaya konan gelişmelerin, Türkiye’deki üretimin kayda değer rakamlara ulaşmasının, Türkiye’yi artık kendi markasını yapabilir bir ülke haline getirdiğini kaydetti.
Aybar, bu durumdan herkesin büyük heyecan duyduğunu dile getirerek, bir çok ülkede yaptıkları temaslarda edindiği izlenimin, bir otomobil Türkiye’de üretilmişse o pazarlarda büyük rağbet gördüğünü ve tercih edildiğini yönünde olduğunu anlattı.
Renault’nun merkezindekilerin, Renault markalı bir otomobil almaları durumunda Türkiye’de üretilen araçlarından tercih ettiklerini gözlemlediğini belirten Aybar, bu durumu görmekten büyük kıvanç duyduğunu söyledi.
Aybar, Türkiye’de yerli otomobil üretilmesi konusunda çalışmaların uzun bir süredir devam ettiğini ve en son geçen hafta Otomotiv Sanayii Derneği’nin (OSD) hazırladığı raporun, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na sunulduğunu anımsatarak, ortaya konan bilgilerden, önemli yatırım tutarlarından ve yatırım büyüklüğü bakımından kolay olmayan bir süreçten bahsedildiğinin anlaşıldığını dile getirdi.
Yeni model yatırımlarını Türkiye’de yapan bir markanın sorumlusu olarak, bu maliyetlerinin boyutlarını kendi üretimlerinde gördüklerini ve yaşadıklarını anlatan Aybar, rakamların 1,5 milyar avrodan pek aşağıya çıkmadığını, yeni bir model otomobil üretilmesinin tüm imalat süreçlerinin getirdiği yatırımların olduğunu, yan sanayisinin örgütlenmesinin gerektiğini, satış pazarlamanın da bu doğrultuda organize edilmesi gerektiğini anlattı. Aybar, Türkiye’de yerli otomobilin seri üretilmesinin maliyetinin 1,5 milyar avrodan aşağı olamayacağını ifade ederek, önemli olanın ortaya çıkacak ürünün ne kadar çok talep bulabileceği ve kısa zamanda ne kadar yatırımın dönüş sağlayabileceği konusu olduğunu, bu noktanın iyi örgütlenmesi ve planlanması gerektiğini kaydetti.
Türkiye’nin dünyaya global pazarlarda başarıyla satan otomobil modellerini sunduğunu, Türkiye’de binek otomobil üretimi yapan global anlamda 6 tane marka olduğunu, bu markaların Türkiye’de ve 65 ülkede yatırımı bulunduğunu anlatan Aybar, sözlerini şöyle sürdürdü:
”İçten yanmalı motorlara sahip bu tür araçları Türkiye’de piyasada bulabiliyorsunuz. 526 çeşit otomobil şu anda Türkiye’de pazarda satılıyor. Türkiye’deki mevcut pazarımızda otomobil üretiminde 13 çeşit kasayı Türkiye’de üretebiliyoruz. Baktığımız zaman 13 çeşit kasa 526 içinde ancak yüzde 3. Yüzde 3′lük bir çeşit payıyla, aldığınız pazar payı yüzde 30. Aslında Türkiye’de ürettiğiniz araçlar için ciddi bir pazar var. Ama bu pazarı üreteceğimiz bir Türk markası otomobille ne kadar daha pay alarak doldurabilirsiniz. İşte burası çok hassas ve kritik bir konu…Türkiye’de en çok satan binek otomobil olan Symbol’ün yıllık satışı yaklaşık 27-30 bin civarında. Daha önce Megane Sedan yıllık bazda 22-25 bin aralığında gitti. Çok daha yüksek sayılarda üretim yapmak buradaki bu büyük yatırımın geri dönüşümünü fizibıl kılıyor. Bu rakamlarla da yaptığımız hesapla 100 bin yıllık üretim gerektiriyor. Dolayısıyla dış pazarlar bulmamız lazım. Hem iç pazarı yeni markamıza yönelik çeşitlendirmeye çalışırken yeni dış pazarlar da bulmamız lazım. Bu da mücadele ve yatırım isteyen konular. Bu kadar büyük rekabet ve büyük volüm yapmanız gereken B ve C segmentinde çetin rekabet içinde bu payları bulmak bir mesele, kolay değil.”
İbrahim Aybar, insanların yeni ihtiyaç duyacakları yeni bir teknolojiyi yakalayıp işin başında büyük bir potansiyel talebi ortaya getirecek bir markayı ve modeli ortaya koymanın esas olması gerektiğini vurgulayarak, buradaki farklılaşma ve ayrışma sağlanabilirse, yeni modelde, yeni teknoloji ile, kendiliğinden önemli bir pazarın ve talebin ortaya konulabileceğini anlattı.
Bu noktada eğilimlere bakılması gerektiğini vurgulayan Aybar, ”Şu anda dünyada insanların yeni eğilimi, mutlak çevreci, karbondioksitin özellikle kullanımda mümkün mertebe CO2 neşredilmeyen modeller. Bu modeller bir cazibe unsuru oluyor. İnsanların şehir içinde kolay ulaşım yapabilecekleri, çok dar alanlarda kolay park edebilecekleri iç hacmi geniş, ama dış hacmi büyük olmayan araçlara doğru gidiş var. Bunu da görüyoruz. Özellikle petrol türevi yakıt kullanacaksak, içten yanmalı motor içinde olacaksa, çok az yakıt tüketen arayışlar var. Bütün bunları gayet iyi sentezlersek önümüze belli model tipleri çıkmaya başlıyor. İnsanların çok sık ama kısa mesafelerde yoğun kullandığı araçların yeni eğilimde tercih edilebileceğini fark edeceğiz. Tek kişilik, iki kişilik modelleri göreceğiz. Bu anlamda da yeni teknolojiyi kullanan farklı inovatif mutlak çevreci bir ürünü ortaya koymaya çalışacağız. Bence böyle yaparsak doğru yaparız” diye konuştu.
Baktışar bu sefer olacak herkes laf diyor şöyle olsun böyle olsun. Taşın altına elini kimse koymuyordu düne kadar